11 Nisan 2012 Çarşamba

SAN FRANCISCO - ABD

"Ölmeden önce görülmesi gereken yerler" listesi yapsam sanırım ilk sıralara San Francisco'yu koyardım. 


Herkesin kafasında San Francisco'yu görene kadar, okuduklarından, izlediklerinden ve duyduklarından oluşan bir "San Francisco imajı" vardır.  İnişli-çıkışlı yolları, şehrin simgesi haline gelmiş cable car'ı ya da bildiğimiz adıyla tramwayı, hem kozmopolit hem de bir o kadar özgün Amerika havası... imajın sadece başlıcaları.


Doğusu körfez, kuzeyi boğaz, batısı okyanus, güneyi Silikon Vadisi... Rüzgarın iliklerinize işlediği bir şehir. 


Gözlemler


Havaalanından şehir merkezine doğru ilerlerken geçtiğiniz yollar, "meşhur San Francisco burası mıymış?" diye düşündürüyor. O ilk merakı atıp, biraz yürüyünce şehrin renkliliğini farketmeye başlıyorsunuz. 


Çok Avrupayi bir havası var. Belki Amerika'nın en Avrupayi olan şehri...  Zincirlerden ziyade özgün mağaza ve restoranların göz önünde olması, meydanları, evsizleri, yer yer salaşlığı, yer yer şıklığı bunda büyük etken. 


Eğer bir ya da iki günlüğüne gidiyorsanız, San Francisco için öngörülen klasik turistik rotayı izlemekten başka çareniz yok. Ancak iki üç günün sonunda daha özgün keşiflere başlayabilme vakti geliyor.


İlk olarak, tramwaya binerek, körfeze doğru Fisherman's Wharf'a yol alacaksınız. Buranın marinası, Pier 39, meşhur deniz aslanlarının izlendiği, günbatımının şahane göründüğü, özgün restoranların yer aldığı, martıların samimi şekilde aranızda dolaştığı harika bir yer. Filmlere konu olan  Alcatraz hapishanesine de ulaşım buradan sağlanıyor. Hapishane şu an müze olarak kullanılmakta. Ama Alcatraz hapishanesine tur için biletleri oldukça önceden, hatta San Francisco'ya gitmeden internet üzerinden almak lazım. 


Amerika'nın en büyük Chinatown'u burada.  Gerçekten çok büyük ve gerçekten Çin kültürünü yoğun şekilde hissediyorsunuz. Halkı, restoranları, dükkanlarıyla küçük bir Çin var orada. Eğer Çin mutfağına sempatiniz varsa, buradaki Çin restoranlarından birinde yemenin de gerek ortamıyla gerek lezzetiyle farklı bir deneyim olacağını söyleyebilirim. Pozitif ya da negatif değil; sadece "farklı" bir deneyimi kasdediyorum. 


Uyuşturucu kullanımının yüksek olduğu şehirlerden biri. Yani "street pharmacy"nin. Buna bağlı olarak şehrin kozmopolit, özgün ama tehlikeli bir havası olduğu kesin. Gündüz pırıl pırıl, renkli bir şehir olan San Francisco hava kararmaya başladığı andan itibaren ürkütücü bir görünüme bürünüyor. Şehrin en güvenli sayılabilecek bölgesinde bile bunu  hissediyorsunuz. Ancak, evsiz ve uyuşturucu kullanım oranının yüksek olduğu şehirlerden biri olmasına rağmen; suç oranının düşük olduğunu da ekleyeyim.


Amerika'nın New York'tan sonra en büyük Modern Sanat Müzesi San Francisco'da. En üst katında terası ve kafesi bulunan beş katlı bir müze. Resim, heykel, mimari, fotoğraf ve medya sanatından örnekler içeriyor. Her ayın ilk Salı günü müzeye giriş ücretsiz. Onun dışında 18 dolar. Müzenin özellikle "media arts" (medya sanatı) bölümünün ilgimi çektiğini belirtmeliyim.


Cartoon Art (Karikatür Sanatı) Müzesi de San Francisco'da görülmesi gereken yerler arasında sayılıyor. Tek kat üzerine kurulmuş, geçmişten günümüze karikatür örneklerinin sergilendiği ve dönüşümlü olarak bir ekranda çizgi filmlerin oynatıldığı bir müze. Şehrin merkezinde yer alıyor. Vakit ayrılabilir. 


Alışveriş açısından renkli bir şehir. Amerika'yı geride bırakan, Avrupa'yı aratmayan bir mağaza ve seçenek çokluğu var. 


Tavsiyeler


Şehir merkezinde kalmak ulaşım bakımından pratiklik sağlıyor. Bizim kaldığımız otel Grand Hyatt idi. İçindeki restoranları, hemen karşısındaki Starbucks'ı, odaların konforu bakımından idealdi. 


Rüzgarlı bir şehir. Valiz hazırlığında onu dikkate almak gerek. Bir de hep söylenene göre, Ağustos ayı San Francisco'nun kış ayı gibi olurmuş. Belki tatil planını diğer aylar için yapmak daha isabetli olabilir.


Cable car / tramway için 3-4 gün kalacak olsanız bile haftalık bilet almak daha ucuza geliyor. Yoksa her biniş için 6 dolar ödüyorsunuz. 


Restoran bakımından San Francisco çok zengin bir şehir. Bizim tercihlerimiz aşağıdaki gibi oldu:


Lori's Diner (Union Square)


R & G Lounge (Chinatown)


Wipeout Bar & Grill (Pier 39)


Cafe Bellini (Union Square)


Historic John's Grill (Ellis St)


Bunlar arasında John's Grill, San Francisco'nun meşhur restoranlarından biri. Canlı caz çalıyor. Ortamı güzel olmasına rağmen yemek lezzetlerinin çok damakta yer edici olduğu söylenemez.


Wipeout Bar & Grill, benim en çok hoşlandıklarım arasında oldu. Klasik bir Amerikan restoranı.


R & G Lounge, Chinatown'daki restoranlar arasında Urbanspoon listesinde ilk sırada yer alıyor. Lezzetleri, mönüsü ve servisi bakımından gayet tatmin ediciydi.


Son Not


Fisherman's Wharf'ta Ghirardelli Çikolata mağazası var. Daha doğrusu Ghirardelli çikolataları şehrin her yerinde var. Bu çikolata mağazalarına uğrayın ve çikolata almadan dönmeyin. 

Hiç yorum yok: