7 Nisan 2012 Cumartesi

MIAMI - ABD

Georgia eyaletinden geçip de, Florida eyaletinin sınırları içerisine girdiğiniz anda doğasıyla, insanıyla herşey bir anda değişiyor. 


Yol kenarında palmiyeler başlıyor. Yol üstü tesislerde herkes İspanyolca konuşuyor. 


Amerika'da her eyaletin sembolü plakalara konmakta. Florida'ya girişle birlikte de "sunshine state" olarak adlandırılan ve bol bol portakal yetiştirilen bu eyaletteki arabalar da birden portakallı plakalara dönüyor. Ayrıca ön plaka takmanın zorunlu olmadığı eyaletlerden biri de Florida.


Gerçekten "sunshine state" mi, orasını bilemiyorum. Yol boyunca 2-3 kez, Miami'de kaldığımız sürede de 1 tam gün yakalandığımız tropikal yağmurlar bize "sunshine state" izlenimini vermekten bir parça uzaktı. Ancak güneş çıktığında tam çıkıyor ve iliklerinize kadar ısınıyorsunuz. Yılın 9 ayı denize girilebilen bir iklime sahip.


Florida Amerikan seçimlerinde belirleyici bir eyalet. 2000 ve 2004 yıllarında Bush'un, 2008'de Obama'nın galip geldiği Florida 2012 yılı seçimlerinde de bu bağlamda belirleyici olacak.


Florida eyaletinin başkenti -sanılanın aksine- Miami ya da Orlando değil,Tallahassee şehri. Ünlü Florida State University de bu şehirde bulunuyor.


Biz Florida'nın başkentine değil de, sahilleriyle ünlü kentine doğru yol alıyoruz. Miami'ye... South Beach'e... Her yerde kullandığı kısaltılmış şekli ile SoBe'ye...


İspanyolca'nın yoğun konuşulduğu, Küba'dan çok göçmen alan, gökdelenlere pek rastlanmayan, bembeyaz bir kumsala, sıra sıra otellere ve hiç bitmeyen bir gece hayatına sahip olan SoBe'ye girdiğiniz anda deniz ve tatil moduna da aynı anda giriyorsunuz. 


SoBe'nin nesi farklıydı?


Şehir her daim yaşıyor. İnsanlar yiyor, içiyor, yüzüyor, geziyor. Kilolu, özensiz Amerikalı bayanların yerini bir anda incecik vücutlu, silikonlu (iyi mi bilmem), düzgün bacaklı, şortlu Avrupalı kızlar ve yakışıklı İtalyan ve İspanyol erkekler alıyor. Ünlü Ocean Drive'da, ya da Lincoln Caddesi'nde otururken güzel giyinmiş bakımlı kişileri ve arabaları seyretmek gerçek anlamda bir keyif.


Bembeyaz, temiz bir sahili var. Atlantik Okyanusu'nda yüzmenin keyfini yaşatıyor. 


Doğru mekanı seçerseniz restoran ve kafelerde makul fiyatlara gayet lezzetli yemekler yenebiliyor.


SoBe otelleri ve turizm anlayışı, Türkiye'de alışık olduğumuz "herşey dahil" sisteminin aslında turizme ne büyük darbe vurduğunu bir kez daha gösteriyor. 


Oteller gün boyunca su, soğutulmuş mendil, küçük içecek ikramları dışında birşey sunmuyor. Böyle olduğu için müşteriler çıkıyor, dışarda yiyor, alışveriş yapıyor. Dolayısıyla hem otel kazanıyor, hem de esnaf. İşte bu sayede de şehir canlı-kanlı oluyor, büyüyor, gelişiyor. 


Örneğin, Miami'de kaldığımız süre boyunca sabah kahvaltılarımızı otele çok yakın bir Fransız kafesinde yaptık. Sabahları tıklım tıklım olan, Fransız kahvaltı kültürünü çok taze ve lezzetli ürünlerle temsil edenCafé La Province Miami'ye ait aklımızda kalan en güzel detaylardan biri oldu. Sıcak bagetlerini hala özlüyoruz.


SoBe'de Neler Yapılır?


Trip Advisor, Expedia, Foursquare bu alanda ciddi yardımcı kaynaklar. Üç gündeki uzmanlığımızı büyük ölçüde bunlara borçluyuz.


Ocean Drive'da boylu boyunca gezilir. News Cafe'de oturulup, gelip geçen seyredilir. Yemekleri çok lezzetli olmasa da, makul fiyata büyük porsiyonlar sunuyor.


Lincoln Caddesi'ne gidilir. Şehrin kalbi bir anlamda burada atıyor. Van Dyke Cafe ve Nexxt Cafe bizim denediklerimiz arasında. Van Dyke Cafe'nin üst katında caz çalıyor ve Lincoln üzerindeki en iyi dış mekanlardan birine sahip. Nexxt Cafe ise benim favorilerim arasında. Lezzetli patates püresi ve filet mignon'u denemeye değer. 


Ünlülerin yaşadığı Star Island'a turlar düzenleniyor. Miami'ye gidip, görmedim dememek için gidilebilir. 


Alışveriş için Balharbour, Sawgrass Mills, 5th Avenue Ny popüler olanlar arasında.


Amerika'nın en güney noktası olan, Ernest Hemingway'in de evinin bulunduğu ünlü ada Key West görmeye değer. Miami'ye yaklaşık 3 saat mesafede. Key West'in 30 dakika sonrası da Küba. Ancak geçiş serbest değil.


Timsah turlarının düzenlendiği Everglades National Park da görülebilecek mekanlar arasında.


Coconut Grove görülür. Kendine özgü değişik bir havası var.


Nerede kalınır?


Hem Ocean Drive'a (dolayısıyla plaja), hem de Lincoln Caddesi'ne yakınlıkta bir otelde kalmakta fayda var. Büyük oteller çok kalabalık olmakla birlikte belli bir standardı ve konforu da beraberinde getiriyor. Otelin plaja yürüme mesafesinde olması ciddi bir artı. Aksi takdirde okyanusta yüzme (yüzememe) keyfinden mahrum kalıyorsunuz. Bu arada belirtmeliyim ki, dalga nedeniyle okyanusta yüzmek gerçekten zor.


Otelden iyi fiyat alabilmek için ya oteli doğrudan aramak ya da Expedia'nın son dakika fiyatlarıyla rezervasyon yaptırmak daha isabetli. Bizim kaldığımız otel, otel içinde kullanılmak üzere 75 dolarlık hediye yemek çeki vermişti. İyi bir pazarlıkla balkonlu, okyanusu gören bir oda almak mümkün. Akıldan çıkarmamak gereken en önemli husus, Amerika'da herşeyin pazarlık ve ikna üstüne kurulu olduğu. Biz Türkler olarak ne de olsa buna alışkınız...

Hiç yorum yok: